21 Aralık 2017 Perşembe

Bir Nefes

Umutsuz çabalarım var benim.
Camda göz yaşlarımın izi,
Bir anlık cesaretti yaşam,
Bir nefes çığlıkla ölüm.

Tükenmiş hayellerim var benim.
Kağıtlarda mürekkebin izi,
Bir anlık hevesti umudum,
Bir nefes haykırış çöküşüm.

Devasız dertlerim var benim.
Bedenimde yorgunluğun izi,
Bir anlık çabaydı hayatım,
Bir nefes sessizlik geçmişim.

Onulmaz halim var benim.
Gözlerimde umutsuzluğun izi,
Bir anlık serzenişti sesim,
Bir nefes bitkinlikle bittim.

13 Kasım 2017 Pazartesi

Yorgunum

Zaman gergin bir ip,
İpin ucundaki boynum.
Durgunlaşıyor kalp,
Biterken ömrüm.

Sessizlik, soluk bir ışık.
Işığın altında umudum.
Aheste geçiyor zaman,
Ölürken hayalim.

Uçsuz, bucaksız bir ufuk.
Gözlerim hülyalarda,
Aklım rüyalarda,
Çürürken bedenim.

Yalnızlık, bir dipsiz kuyu.
Karanlık bir çukur,
Elim yüzüm çamur,
Bitmiş, yorgunum...

4 Kasım 2017 Cumartesi

Her Şeyim Eksik

Sözlerimde bir şeyler eksik. Şiirlerdeki son mısra eksik, mesela Şarkılarda bir nota eksik. Sen yokken, her şeyim eksik. Nefesimde bir şeyler eksik. Çiçek bahçesinde bir koku eksik, mesela Dilimde bit isim eksik. Sen yokken, her şeyim eksik. Ellerimde bir şeyler eksik. Sıkıca tutulacak bir ten eksik, mesela Düştüğümde kaldıracak el eksik. Sen yokken, her şeyim eksik. Hayatımda bir şeyler eksik. Seninle bir günüm eksik, mesela Kocaman, bir, biz, eksik...

3 Kasım 2017 Cuma

Ne oldu acaba bana?

Fırtınalar koptu dünyamda,
Ağaçlar yıkıldı gözlerimde,
Işıklar söndü ellerimde,
Ne oldu acaba bana?

Tufanlar çıktı dünyamda,
Binalar yıkıldı yanımda,
Bir damla düştü avuçlarıma,
Ne oldu acaba bana?

Sel oldu şehrimde,
Kuzular boğuldu yamacımda,
Soğuk vurdu yanaklarıma,
Ne oldu acaba bana?

Yangın çıktı ormanımda,
Bülbül düştü çayırlara,
Diken battı ayaklarıma,
Ne oldu acaba bana?

Neler gelmiş garip başıma,
Sönmüş hayaller hayatımda,
Kelimeler bitmiş sözlerde,
Ne söylesem ben acaba?

11 Eylül 2017 Pazartesi

Kısacık

Gece uzun,
Kelimeler kısa.
Yaşadıklarımız bir kenarda,
Darmadağın etraf, bozuk.
Kim bilebilir?
Kimler bilir?
Kim dinler?
Kim yanımda?
Daha önemlisi!
Kim yanında?
Sigaramın ucu kırmızı.
Gök siyah,
Ay beyaz,
Bir rüya ufuk,
Bir hasret rüzgarı, çam ağaçlarında.
Nefesim kesik,
Kelimeler sade,
Anlatacaklarım uzun,
Anlattığım boş.
Birileri,
Birisi dinler mi beni?
Sessizce bir köşede,
Duvarlar gibi,
Yada bir masa,
Olur mu birileri?

16 Mart 2017 Perşembe

Hiç

Karanlığın hükmünde, sessizliğin eşliğinde, yalnızlığın diyarından, tüm hayallerimin bittiği andan selamlıyorum. Bir gece daha müziğin verdiği anlamsız duygular ile savaşıyorum. Umutlarım ile yüzleşiyorum. İmkansızın eşiğindeki geleceğime bakıyorum. Hiç yaşanmamış hikayemi hiç anlatmamayı umuyorum. Dinlemeye hazır olduğunuzu var sayıyorum. Uyarmam gerekiyor. Bütün hayeller bu cümleler ile son bulduğunu bildiriyorum.

Tüm hayatım tek bir cümle ile özetlenebilecek kadar basit, yüklerim tek bir insanın kaldıramayacağı kadar ağır. Haykırışlarım hep sessiz vede yetersiz. Gücümün kalmadığı andan bahsediyorum. O kadar iğrenç bir an ki kelimeler kifayetsiz yada doğru kelimeyi bulmak yaşamanın kendisi kadar zor. Bir köprüden yere düşen su damlası kadar manasız bir hayatı önünüze sunuyorum.

Omuzlarım ağrıyor. Düşüncelerim bedenime fazlasıyla ağır geliyor. Hiç bir çıkar yolunun olmadığı, çözülmesi imkansız vede manasız dert denmeyecek kadar karmaşık söz etmeye değmeyecek kadar anlamsız halimden bahsetmek istiyorum. Rengi solan dünyada çürümüş bir bedene sahibim. Yaşamak için yaşayanların gezdiği hayatta, ölmeyi bekleyen bir acizim. Her bir duvar köşesi sığınak olamaya yeterli benim için. Sadece nefes alarak yaşanabilecek dünyada düşünmeyi seçiyorum. Dilden dile gezen güzel günler gelmeyecek Güzel günden ne kastediyorlar ki zaten. Anlamsız. Hiç olmayacak. Hiç olmadı da. Tüm hayat yalanlar üzerine kurulmuş. Yalan. Yalan. Yalan. Tüm doğru bildiklerimiz birer yalandan ibaret. Kocaman bir çöplükten ibaret şu hayat, tüm çöplerin çürümesine bekleyecek kadar ağırdan alıyor işleri. Çürümeyi bekleyen bir hayattan ibaretim. Yaşamaya değecek bir bedene sahip değilim. Şu manasız dünyadaki en gereksiz varlığın ta kendisiyim. Bırakın yararı zararım bile dokunmadığı şu hayatta var olma çabası içindeyim. Vazgeçtim. Sıfır sayısı bile değilim. Beraberinde gelen diğer sayılar ile anlam bulan bir sayı bile değilim. Hiçliğin tanımı yapılması gerekse, benim. İşte bundan bahsetmek istiyorum. Hiç okunmayacak bu yazı, hiç anlatılmayacak bir hikayeyi barındırıyor.  Hiçliğin yapısı gereği var oluyorum. Yokluğun yapısı gereği yok oluyorum. Tüm hayallerime vede umutlarıma veda ediyorum. Boynuma bağlanan ipi kabul ediyor ve sessizliğe saygımdan dolayı susmayı seçiyorum.

2 Mart 2017 Perşembe

Korkuyorum

Kimsenin görmediği, yalnızlığımla yaşadığım sessiz dünyamdan, tüm sesimle selamlıyorum. Ateşin sönmesine rağmen sıcaklığını kaybetmeyen sigaramın dumanı soru sormamı istiyor. Kulaklarım seslere kapalı sözcükler kalbime ulaşmıyor. Cevabını bildiğimi sandığım soruyu duymadan cevaplayamıyorum. Unutulmuş bir sözcük, hiç söylenmemiş bir cümlede karşımda duruyor. Ne soruyor acaba? Cevaplamaya değecek bir soru olduğunu düşünmüyorum. Bir duman ne sorabilir ki? Korkuyorum. O kadar çok zaman geçirdik ki aslında, beni çok iyi tanıdığını biliyorum. Bana öfkelendiğini her çekişimde ciğerlerimde hissediyorum. Aslında soruya değer biçmiyorum. Kendime soruyorum. Cevaplamaya değer miyim? Kelimelerim ne kadar önem verir ki sorulan sorunun değerine? Bilemiyorum.
Hiç bir sesin olmadığı dünyamda piyano sesleri duyuyorum. Ardından hafif bir keman. Bir üflemeli de var. Bulamıyorum. Hiç duymadığım bir şarkıyı dinleyerek geçiriyorum gecemi. Önce üflemeliler susuyor. Nefes almanın güç olduğu dünyamda üflemelinin yerini olmadığını bilmeliydim. Ne kadar da acı verici. Mutlu edebileceğini düşündüğüm bir ses yok oldu. Durun! Benim dünyamda ses yok! Korkuyorum. Piyano ve keman devam ediyor dinlemeliyim. Susuyorum. Durun! Benim dünyamda ses yok! Hiç konuşmamıştım ki nasıl susabilirim? Bilmiyorum. Korkuyorum... Keman ve piyano durmuyorlar. Hiç bir sesin olmadığı bu dünyada nasıl var olabiliyorlar? Bir nefes daha çekiyorum gecenin karanlığında süzülürken dumanlar. Hala bana kızgın hissediyorum. Ciğerlerim acıyor. Korkuyorum. Halen anlam veremiyorum. Hiç bir sesin olmadığı bu dünyada, hiç bestelenmemiş bir şarkıyı nasıl dinleyebiliyorum? Karşımda bir ayna var. Şaşırıyorum ve kahkaha atıyorum. Ses yok! Ne kadarda korkunç gözüküyorum?! Keman susuyor. Bilmeliydim! Piyano susuyor. Hiç dinlemeleliydim! Korkuyorum. Hepsi bir hayal miydi? Hiç bir sesin olmadığı bu dünyada, notalar yeterince saçmaydı aslında. Son bir nefes daha çekiyorum. Duymasamda dumanın söyledikleri kalbime vuruyor ciğerlerimden geçerek. Evet, şimdi anlıyorum. Haklısın. Ölüyorum!...